parçalar halinde - Turkish English Dictionary
History

parçalar halinde



Meanings of "parçalar halinde" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
General
parçalar halinde fragmental adj.
parçalar halinde fragmentary adj.
parçalar halinde pieced adj.
parçalar halinde asunder adv.
parçalar halinde in pieces adv.
parçalar halinde up adv.
parçalar halinde gobbetly adv.
parçalar halinde piecely adv.
Archaic
parçalar halinde in sunder adv.

Meanings of "parçalar halinde" with other terms in English Turkish Dictionary : 46 result(s)

Turkish English
General
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips n.
birbirinin devamı olan parçalar halinde çıkarılan yayın continuation n.
biçimsiz parçalar halinde bir araya getirmek lump v.
küçük parçalar halinde paylaştırmak morsel v.
küçük parçalar halinde bölüştürmek morsel v.
küçük parçalar halinde vermek dole v.
eşit parçalar halinde vermek dole v.
parçalar halinde kabuk dökmek shard v.
ince parçalar halinde kopmak shell v.
küçük parçalar halinde small adv.
Phrasals
(bir şeyden) küçük parçalar halinde dökülmek flake away from (something) v.
bir şeyi (küçük parçalar halinde) kırmak break something up (into something) v.
küçük parçalar halinde kopmak/dökülmek/düşmek chip away v.
küçük parçalar halinde kopmak/dökülmek/düşmek chip off v.
(bir şeyi) küçük parçalar halinde dökmek flake something off of something v.
(bir şeyi) küçük parçalar halinde dökmek flake something off v.
Colloquial
bir şeyi küçük parçalar halinde kesmek/doğramak hash up v.
küçük parçalar halinde in bits and pieces expr.
Idioms
(bir şeyi) küçük parçalar halinde kesmek cut (something) to pieces v.
Trade/Economic
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya, ekipman, yapı parçası flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya, ekipman, yapı parçası) flat-packed [uk] adj.
Technical
iri parçalar halinde kopma chunking n.
küçük parçalar halinde yontulma chipping n.
kısa parçalar halinde kesilmiş semente çeliğin yüksek ısı altında lehimlenip çekiçle dövülmesiyle üretilen çelik shear steel n.
kısa parçalar halinde kesilmiş semente çeliğin yüksek ısı altında lehimlenip çekiçle dövülmesiyle üretilen çelik single-shear steel n.
kerestecilik ürünlerini uygun parçalar halinde kesen, döner testere ile teçhiz edilmiş bir makine slasher n.
küçük parçalar halinde kesilmiş sectile adj.
Informatics
weblogda parçalar halinde yayımlanan kitap blook n.
Mechanic
kullanılan tüm parçalar üç sıra halinde olacak şekilde perçinlemek triple-rivet v.
Woodworking
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flatpack n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat pack furniture n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat-pack n.
Furniture
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-pack adj.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-packed [uk] adj.
Medical
derinin epitelyal elemanlarının iri ve ufak parçalar halinde dökülmesi desquamation n.
Gastronomy
dikdörtgen parçalar halinde kesilen şekerleme bar n.
genellikle sirke aromalı pirinç ile çiğ veya pişmiş balıktan oluşan, bir tür su yosununa sarılmış ve tek ısırımlık parçalar halinde servis edilen bir suşi maki n.
yahnisini pişirmek için genellikle küçük parçalar halinde kesilen sığır inciği shin n.
Chemistry
küçük parçalar halinde oluşan bir tür alum roche alum n.
küçük parçalar halinde oluşan bir tür alum rock alum n.
Biology
diziler halinde düzenlenmiş olup benzer şekil ve yapıya sahip (parçalar) homonomous adj.
Literature
hikayede bir karakterin anlatıcı rolünde olması veya anlatımın içine parçalar halinde açıklama eklenmesi tekniği narratage n.
History
antik roma kalıntıları arasında kırık parçalar halinde bulunan ve genellikle eski laconia'dan geldiği düşünülen güzel ve siyah mermer nero-antico n.
Music
parçalar halinde şarkı söylemek organize v.
parçalar halinde şarkı söylemek organise v.